Jale Sancak – Yazarların Günlük Ritüelleri

Jale Sancak

Yazıyla geçen bir gününüz nasıl geçer? Nasıl programlarsınız?

Gündüz yazmak için zamanım olmaz. Gündelik hayatın içinde, tiyatroda ve Galapera’da yapılması gereken bir sürü iş, planlama vardır. Onları devamlılığını sağlamak için mecburi işler. Bu nedenle gece çalışırım. Nadiren de Galapera’da kimse olmadığında bazı akşamüstleri.

Çalışırken olmazsa olmaz ritüelleriniz var mı? Varsa nelerdir?

Ritüel değil de şöyle diyelim, sessizlik aramam, ama nerede olsa yazarım da bana göre değil. Evde, yazı masamda çalışmayı yeğlerim.  Masam dağınık olursa içim rahat eder. Bir de sigara ve kahve tiryakisiyim. Onlarsız olmaz.

Müzik dinleyerek çalışabilir misiniz? En çok ne dinlersiniz?

Eskiden Schubert’in liedlerini dinlerdim yazarken.  İyi gelirdi.  Ara ara da piyanoyla çalınmış saz semailerini. Sevdiğim kimi şarkıları. Uzun zamandır çalışırken değil de, yorulup ara verdiğimde müzik dinliyorum.

Çalışmaya kâğıt kalemle mi başlarsınız yoksa bilgisayarda mı yazıyorsunuz?

Bana hediye edilmiş birçok güzel defter bir dolapta bekleşiyorlar. Onları özenle, birer anı olarak saklıyorum. Kâğıt kalemi ise gündelik işlerle ilgili not almam gerektiğinde kullanıyorum. Yirmi yıl kadar daktiloda yazdım, ondan ayrılmak da hayli zor geldi. Sonra daktilonun yerini bilgisayar aldı. Hemen benimsemediysem de kolaylaştırıcılığını kabul etmek zorunda kaldım.

Jale Sancak1
İlham gerçekte var mı? Varsa sizinki nasıl geliyor?

İlham nedir bilmiyorum. Roman değil ama öyküde çoğu zaman herhangi bir şeyden etkilenmeden, yazma isteği uyandıracak bir şeyle karşılaşmadan, çağrışımsız,  tasarlamadan,  sadece yazmak için masa başına geçen biri olarak ilhamdan söz etmem zor.  Sonrası düşünme, kurma, tartma, oldurma sürecidir. Bu çaba içinde, metni örerken açılan yollar, kimi etkilerin yolculuğuna izin verir elbette, ama bundan öte değildir.

Bir fikrin iyi olup olmadığını nasıl anlarsınız?

Çalışmaya başladıktan sonra durur, akmaz, yazılamaz. Aslında fikirden çok, o fikrin iyi anlatılması önemlidir benim için.

Dönüp dönüp okuduğunuz şairler yazarlar kimler?

Edip Cansever, Leyla Erbil, Ferit Edgü, Antonio Tabucchi, Thomas Bernhard, Ingeborg Bachmann

En sevdiğiniz öykü/öyküler/öykücüler hangisi?

Pek çok öykü ve öykücü var. Sait Faik ve elli kuşağı öykücülerinin ise yeri apayrıdır.

Şu an ne okuyorsunuz?

Gamze Arslan’ın ‘Çerçialan’ öykülerini okuyorum. Ödülü hak etmiş öyküler. Çok beğendim.

 

Yorum bırakın